Günümüz spor dünyasında özellikle de futbol, basketbol ve tenis dalları başta olmak üzere kulüpler ve kişisel sporcular bazında kurumsallaşma ve markalaşma ön plana çıkmaktadır. Bu da beraberinde endüstriyelleşmeyi getirmektedir. Artık hemen hemen her bir kulübün tekstil markası oluşturduğunu ve medyada televizyon ve radyo kanalı açtıklarını görmekteyiz. Ve kulüp başkanlarının da istisnasız iş adamları olması spora artık farklı bir bakış açısı getirmiştir. Spor kulüpleri bu doğrultuda birer fabrika gibi işletilmektedir. Milyon dolarların el değiştirdiği sektörde rakamların çok yüksek boyutta olması da her kesimin iştahını kabartmaktadır. Pastadan pay almak isteyenler ne yazık ki zaman zaman spor ile bağdaştırılamayacak yöntemlere başvurmaktadırlar. Sporcular üzerinde nüfus etmek kolaylaşmış ve para aracılığı ile sporcuların bakış açıları değiştirilmiştir.
Şans Oyunlarının Gelişimi Şans oyunlarının sporda ilk kez futbol dalında geliştirilmesi de rastgele seçilmiş bir olay değildir. 1980 ‘li ve 90’lı yıllarda sporda kulüp başarıları ön planda tutulmuş olup para ikinci planda yer almaktaydı. Şans oyunları bu dönemlerde devlet tekelinde ve sınırlı seçenekle oynatılıyordu. Ortada da büyük paralar yoktu. Mafyalaşmış bir güruhun elinde de el altından oynatılırdı. Futbol, o dönemlerde tribünlerin bölünmediği, taraftarların ayrıştırılmadığı bir şekilde el ele kol kola omuz omuza güle oynaya izlenirdi. TRT arşivlerinden bu görüntülere kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
2000’li milenyum çağına girdiğimizde televizyon ekranlarında durmadan İDDAA reklamları dönmeye başladı. Reklamlarda “Var mısın İddaa’ya” sloganı ile artık sporda yeni bir dönem bizleri bekliyordu. Devlet, Spor Toto’ya bağlı olmak üzere sporda şans oyunlarını özelleştirdi. Artık her bir mahallede İddaa büroları açılıyordu. Kısa yoldan zenginlik teklif ediliyordu. Önceden “tek ayaktan yattım” tabiri yerini “tek maçtan yattım” tabirine bırakacaktı.
İddaa bürolarından yatırılan rakamlar arttıkça bazı kesimlerin iştahları kabardı ve şike olayları futbolun içerisinde gözle görülür bir şekilde yer almaya başladı. Kulüp futbolcuları para karşılığı şike yapmaya teşvik edildi. İddaa gelirlerini az bulan bazı kulüpler de bu yanlışın içerisinde yer aldılar. Türkiye (Fenerbahçe), İtalya (Juventus F.c./Küme düşürülmüştür.), Belçika (Lokeren, Cercle Brugge), Hırvatistan (Osijek S.K) gibi ülkelerin bazı takımları soruşturma geçirmiş ve ağır cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmışlardır. İddaa’nın kulüplere sponsor olması maddi yönden zayıf takımlara olumlu olarak yansımıştır.
Bir de yasal olmayan fakat çok zengin bahis seçenekleriyle bahis severlerin iştahını kabartan internet tabanlı illegal bahis siteleri mevcuttur. Asıl pastadan payı bu şirketler almaktadır. Avrupa ve Asya bahis sektörünü ellerinde tutarlar ve istedikleri maçlarda manipülasyon yapma güçleri vardır. Teknolojinin gelişmesi ile beraber bu sitelere saniyeler içerisinde para yatırma işlemleri yapılabiliyor. Ekstra bonus ve özellikle tekli bahis seçenekleri ile müşteri çekmektedirler. Kullanıcı profillerinin yaş ortalamaları 15/45 arasıdır. Bu şirketler, yüzlerce kulübün göğüs reklamını alarak adeta gövde gösterisi yapmaktadırlar.
Son olarak, spor dünyasında şans oyunlarının gerçek başarıların elde edilmesini engellediğini açık bir şekilde söyleyebiliriz. Paranın ön planda olması, sporcuların şike ve teşviğe yönlendirilmeleri kurgusal bir spor yapıldığının göstergesidir. Zaten kulüplerin gelir gider bilançoları incelendiğinde durum daha da içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Şans Oyunlarının Gelişimi Şans oyunlarının sporda ilk kez futbol dalında geliştirilmesi de rastgele seçilmiş bir olay değildir. 1980 ‘li ve 90’lı yıllarda sporda kulüp başarıları ön planda tutulmuş olup para ikinci planda yer almaktaydı. Şans oyunları bu dönemlerde devlet tekelinde ve sınırlı seçenekle oynatılıyordu. Ortada da büyük paralar yoktu. Mafyalaşmış bir güruhun elinde de el altından oynatılırdı. Futbol, o dönemlerde tribünlerin bölünmediği, taraftarların ayrıştırılmadığı bir şekilde el ele kol kola omuz omuza güle oynaya izlenirdi. TRT arşivlerinden bu görüntülere kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
2000’li milenyum çağına girdiğimizde televizyon ekranlarında durmadan İDDAA reklamları dönmeye başladı. Reklamlarda “Var mısın İddaa’ya” sloganı ile artık sporda yeni bir dönem bizleri bekliyordu. Devlet, Spor Toto’ya bağlı olmak üzere sporda şans oyunlarını özelleştirdi. Artık her bir mahallede İddaa büroları açılıyordu. Kısa yoldan zenginlik teklif ediliyordu. Önceden “tek ayaktan yattım” tabiri yerini “tek maçtan yattım” tabirine bırakacaktı.
İddaa bürolarından yatırılan rakamlar arttıkça bazı kesimlerin iştahları kabardı ve şike olayları futbolun içerisinde gözle görülür bir şekilde yer almaya başladı. Kulüp futbolcuları para karşılığı şike yapmaya teşvik edildi. İddaa gelirlerini az bulan bazı kulüpler de bu yanlışın içerisinde yer aldılar. Türkiye (Fenerbahçe), İtalya (Juventus F.c./Küme düşürülmüştür.), Belçika (Lokeren, Cercle Brugge), Hırvatistan (Osijek S.K) gibi ülkelerin bazı takımları soruşturma geçirmiş ve ağır cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmışlardır. İddaa’nın kulüplere sponsor olması maddi yönden zayıf takımlara olumlu olarak yansımıştır.
Bir de yasal olmayan fakat çok zengin bahis seçenekleriyle bahis severlerin iştahını kabartan internet tabanlı illegal bahis siteleri mevcuttur. Asıl pastadan payı bu şirketler almaktadır. Avrupa ve Asya bahis sektörünü ellerinde tutarlar ve istedikleri maçlarda manipülasyon yapma güçleri vardır. Teknolojinin gelişmesi ile beraber bu sitelere saniyeler içerisinde para yatırma işlemleri yapılabiliyor. Ekstra bonus ve özellikle tekli bahis seçenekleri ile müşteri çekmektedirler. Kullanıcı profillerinin yaş ortalamaları 15/45 arasıdır. Bu şirketler, yüzlerce kulübün göğüs reklamını alarak adeta gövde gösterisi yapmaktadırlar.
Son olarak, spor dünyasında şans oyunlarının gerçek başarıların elde edilmesini engellediğini açık bir şekilde söyleyebiliriz. Paranın ön planda olması, sporcuların şike ve teşviğe yönlendirilmeleri kurgusal bir spor yapıldığının göstergesidir. Zaten kulüplerin gelir gider bilançoları incelendiğinde durum daha da içinden çıkılmaz bir hal almıştır.